Kısa Kısa


* Anthony Hopkins aynı adlı kitaptan uyarlanan The Rite filminin kadrosuna katıldı. Kitapta ele geçirilme, şeytanlar ve şeytan çıkarma olaylarının gerçek olduğunu ortaya çıkarmak için şeytan çıkarma üzerine uzmanlaşan bir Amerikalı rahibin hikayesi anlatılıyor.

*Yeni çizgi roman uyarlaması "Captain America" için son adaylar belli oldu. Adaylar arasında yer alan isimler Michael Cassidy(Smallville), Patrick Fluger(The 4400), Scott Porter(Friday Night Lights), Michael Vogel(Cloverfield) ve Chase Crawford(Gossip Girl).

*Başrolünü Jason Momoa'nın(Stargate Atlantis) oynayacağı yeni Conan filminde Conan'ın babasını Mickey Rourke canlandıracak.

* A Nightmare on Elm Street serisinin yeni filmi 30 Nisan'da gösterime girecek. Yeni filmde yer alan oyuncular. Jackie Earle Haley, Rooney Mara, Thomas Dekker, Katie Cassidy ve Connie Britton.



A Nightmare on Elm Street Trailer 2 in HD



Trailer Park Movies MySpace Video

Ön Gösterim 24 Şubat

Sinema açısından hareketli bir haftaya giriyoruz. Bu hafta vizyona girecek filmlerden bazıları...





The Lovely Bones


Alice Sebold'un best-seller romanından sinemaya uyarlanan ve Oscarlı yönetmen Peter Jackson tarafından yönetilen bu filmde başrolleri Mark Wahlberg, Rachael Weisz ve Susan Sarandon paylaşıyor. The Lovely Bones bir cinayet sonucu ölen genç bir kızın ailesini ve katilini izleyerek intikam arzusu ile ailesinin kendi ölümünden sonra toparlanmaları için duyduğu arzu arasında bocalamasını anlatan bir hikaye.









Invictus


Morgan Freeman'a canlandırdığı Nelson Mandela rolüyle Oscar adaylığı kazandıran Invictus filminin yönetmeni ise Clint Eastwood. Film Nelson Mandela'nın Güney Afrika Rugby takımının kaptanı ile beraber ülkede birliği sağlamak amacıyla güçlerini birleştirmelerini anlatan gerçek bir hikayeden yola çıkıyor. Yeni seçilmiş olan başkan Mandela ulusunun ırksal ve ekonomik açıdan bölünmüş olduğunun farkındadır. Ülkesinin insanlarını sporun evrensel dili aracılığıyla biraraya getireceğine inanan Mandela 2005 Dünya Kupası Şampiyonasına katılma şansını elde eden Güney Afrika Rugby takımını güçlendirmek için girişimde bulunur.










Nine
Rob Marshall Chicago'dan sonra yeni bir müzikalle beyaz perdede. "Nine" dünyaca ünlü film yönetmeni Guido Contini (Daniel Day Lewis)nin hem yaratıcılık hem de özel yaşamında girdiği büyük bunalımı ve aynı zamanda eşi (Marion Cotillard),metresi (Penelope Cruz), film yıldızı olan ilham perisi (Nicole Kidman), sırdaşı ve kostüm tasarımcısı (Judi Dench), Amerikalı genç bir moda yazarı (Kate Hudson), gençliğinden tanıdğı hayat kadını (Stacy "Fergie" Ferguson) ve annesi (Sophia Loren)nin de yer aldığı hayatındaki kadınlar arasındaki dengeyi sağlamaya çalışmasını anlatıyor. 1982'deki orjinal Brodway yapımı "Nine" 12 Tony ödülüne aday olmuş ve 8'ini kazanmıştı.

Ön Gösterim 18 Şubat

Bu hafta vizyona giren filmlerden bazıları




Percy Jackson & The Olympians: The Lightning Thief


Savulun Harry Potter ve Edward Cullen, yeni bir rakip geliyor. Bu uzun isimli film aslında adını yeni duyuyor olmamıza rağmen Rick Riordan tarafından yazılan 2005 tarihli Percy Jackson & the Olympians serisine ait ilk kitabın uyarlaması. Önümüzdeki aylarda izleyeceğimiz diğer tanrılarla ilgili filmlerin aksine Percy Jackson ölümsüz tanrıları günümüze taşıyor. New York'lu bir genç olan Percy (Logan Lerman) uzun süredir kayıp olan babasının aslında deniz Tanrısı Posedion (Kevin McKidd) olduğunu keşfeder. Bu durumda Zeus (Sean Bean) da amcası olmaktadır. Ancak Zeus Percy'nin kendisine ait olan şimşek asasını çaldığını düşünmektedir ve tanrıların insanlara karşı açacağı savaş sonucu oluşacak felaketleri önlemek için Percy'nin bir an önce asayı bulup teslim etmesi gerekmektedir.




Thirst


Bu haftaki vampir filmimiz Kore'den geliyor. Bir rahip olan Sang-Hyun öldürücü bir virüse karşı geliştirilmekte olan gizli bir aşı projesi için gönüllü olur. Ters giden deney sonucu virüs bulaşan rahibe acil kan nakli yapılır. Ancak nakledilen kan enfeksiyonludur. Hayatını artık bir vampir olarak geçirmek zorundadır. Ortaya çıkan kan içme arzusuyla baş etmeye çalışan Sang-Hyun'un hayatı çocukluk arkadaşının karısı Tae-Ju'nun yardım istemesiyle daha da karışık bir hale gelecektir.

Ne İzledim? 18 Şubat


Yaklaşık 1 senelik bir gecikmeyle The Wolfman nihayet bu hafta gösterime girdi. The Wolfman için 1941 tarihli orjinal filmin yeniden çekimi olduğunu söyleyebiliriz çünkü karakterler ve olaylar birebir aynı. Ailesiyle uzun süredir görüşmeyen ve aktörlük yapan Lawrence Talbot (Benicio Del Toro) kardeşinin nişanlısından gelen bir mektup üzerine evine geri döner ve kayıp olan kardeşinin vahşice parçalanmış cesedi ile karşılaşır. Kardeşinin katilini bulacağına dair kardeşinin nişanlısına (Emily Blunt) söz verir ve babasının (Anthony Hopkins) uyarılarına rağmen dolunay gecesi çingenelerin kampına soruşturma için gider.

Benicio Del Toro filmde ortalama bir oyunculuk gösteriyor ve uzun süre Amerika'daki İspanyol akrabalarının yanında kalmış olması da İngiliz aksanının eksikliği ve Amerikan aksanlı konuşması için iyi bir açıklama olmuş. Anthony Hopkins yaşlanmış olsa da her zamanki gibi başarılı bir performans gösteriyor ancak Emily Blunt bana göre filmdeki en zayıf isim. Açıkçası filmdeki işlevi pek anlaşılmıyor (güzel bayan oyuncu kadrosunu doldurması dışında) Scotland Yard müfettişi rolündeki Hugo Weaving ise Ajan Smith performansını aratmıyor.

Makyajın oldukça etkileyici olduğunu söyleyebilirim ve değişme sahneleri birçok filme nazaran çok daha başarılı olmuş. Filmin ayrıca oldukça kanlı olduğunu da söylemeden geçemiyeceğim, özellikle bazı sahnelerde koparılan eller, kollar ve parçalanan iç organlar havada uçuşuyor. Eski tip korku filmlerini sevenler için beğenecekleri bir film.

Coming Soon II

Alice in Wonderland








Tim Burton'ın son projesi olan filmin görselleri her zamanki gibi olağanüstü gözüküyor. Henüz tanınmayan bir oyuncu olan Mia Wasikowskia Lewis Carroll'un romanına ait bu bağımsız uyarlamada Alice rolünde karşımıza çıkacak. Her zamanki gibi Burton'ın olmazsa olmazları Johnny Depp (Mad Hatter) ve Helena Bonhem Carter (Red Queen) filmde yer alan diğer oyuncular arasındalar. Diğer uyarlamalarının aksine Burton bu filmde orjinal metine bağlı kalmayarak değişik bir bakış açısı getiriyor. Filmde hikayeden daha olgun bir yaşta olan Alice'in Wonderland'a dönüşünü izleyeceğiz.











Gösterim Tarihi: 5 Mart





The A-Team

80'li yılların ikonik dizisinin uyarlamasında başrollerde Liam Neeson-Hannibal, Bradley Cooper-Face, karışık dövüş sanatları yıldızı Quinton "Rampage" Jackson- B.A. Baracus ve Distric 9 filminin sürpriz oyuncusu Sharito Copley-Murdock yer alıyor. Irak'ta savaşmış olan dört emektar asker ordu tarafından yapılan suçlamalar karşısında adlarını temize çıkarmaya çalışıyorlar.



Gösterim Tarihi: 11 Haziran









Inception





2010 yılının şimdiden en çok konuşulan ve en gizemli filmi. Christopher Nolan tarafından yönetilen bu 200 milyon dolar bütçeli bilim-kurgu filme ait ilk tanıtımlar hikaye ile ilgili bir ipucu vermiyor. Cloverfield vari özenle saklanan bu filmde başrolleri Leonardo DiCaprio, Marion Cotillard ve Ellen Page paylaşıyor.




Tarihi: 16 Temmuz

Kısa Kısa


* Supernatural ve Vampire Diaries dizileri bu hafta yayınlanan bölümlerden sonra 5 haftalık bir ara veriyor. Yeni bölümleri 25 Mart Perşembe günü yayınlanacak.


*Vin Diesel'ın "Chronicels of Riddick" serisinin 3. filminde rol olacağı kesinleşti.


*Mission Impossible IV için Tom Cruise'un ismi onaylandı. 2011 yılının Mayıs ayında vizyona girmesi planlanan filmin yapımcılığını ise Tom Cruise ve J.J. Abrams üstelenecek.


*Penelope Cruz'un serinin 4. filmi olan ve Rob Marshall'ın yöneteceği Pirates of the Caribbean-On Stranger Tides da rol alması için görüşmeler devam ediyor. Johnny Depp'in bir kez daha Kaptan Jack Sparrow'u canlandıracağı filmde Cruz'un karekterinin Sparrow'a "denk" bir rakip olması bekleniyor.

Ön Gösterim (12 Şubat)

Bu hafta vizyona 3 yeni film giriyor.

Valentine's Day



Son yılların "Kimi ararsan burada" trendinin son örneği Valentine's Day. Oyuncular arasında Jessica Alba,Kathy Bates, Jessica Biel, Bradley Cooper, Eric Dane, Patrick Dempsey gibi isimler yer alıyor. Los Angeles'da yaşayan bir grup insanın Sevgilliler Gününde birbiriyle kesişen hikayelerini anlatıyor.







Troubled Water

Kötü sonuçlanan bir kaçırma olayının ardından hapishanede cezasını tamamlayan Jan Thomas geçmişi geride bırakmak ister. Sahte bir isimle küçük bir kilisede iş bulur ve kısa sürede kilisede rahibe olan Anna ile aralarında bir dostluk oluşur. Ancak günahlarının kefaretini ödediğine dair ümitleri, kiliseye gelen Agnes'ın kendisini yıllar önce oğlunu öldüren adam olarak tanıması sonucu sona erer. Troubled Water çocuğun öldürülmesinden sonra gerçekleşen olayları hem annenin hem de katilin perspektifinden göstererek başarılı bir şekilde ikili bakış açısını ortaya koyuyor.


Recep İvedik 3



İvediklerin 3. bölümünde bu sefer babannesinin ölümünden sonra bunalıma giren Recep İvedik'in bu sıkıntılardan kurtulmak ve sosyalleşmek için gösterdiği çabaları izleyeceğiz.

Supernatural

Son 3 senedir özellikle televizyonun ölü sezona girdiği yaz aylarında benden seyredecek dizi tavsiyesi isteyen arkadaşlarıma tereddütsüz önerdiğim tek bir dizi var; Supernatural. Eğer siz de Buffy, X-Files gibi dizileri seviyorsanız ve her hafta önünüze çıkacak "canavarlar"dan korkmuyorsanız bu dizi sizin için biçilmiş kaftan. Sam Winchester (Jared Padalecki)ve Dean Winchester (Jensen Ackles) kardeşler 26 yıl once annelerinin doğaüstü ve şeytani bir varlık tarafından öldürülüşüne tanık olmuşlardır. Babaları John (Jeffrey Dean Morgan) annelerini öldüren demon'ı bulmak amacıyla doğaüstü yaratıkları avlayan bir avcı olmuş ve çocuklarını da bu yaratıklarla savaşacak birer asker olarak yetiştirmiştir. Ancak küçük kardeş olan Sam bu hayattan uzak durmaya karar vermiş ve universiteye başladıgından beri babası ve ağabeyiyle görüşmemektedir. Sam'in bu kararı bir "av" peşinde olan babalarından haber alınamadığı ve bulmak için Sam'den yardım isteyen Dean'in gelişiyle değişecektir. Winchester kardeşler 1967 model Chevy Impala'larıyla Amerika'nın otobanlarında yolculuklarına devam ederlerken bir yandan doğaüstü güçler ve yaratıklarla savaşmakta bir yandan da kayıp olan babalarını bulmak icin ipuçlarını birleştirmektedirler.


İlk sezonunda her bölümde Amerikanın bir başka kasaba/şehrindeki doğaüstü yaratıkları ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar. Haftanın kötüsü ile savaşma bölümlerinin ağırlıklı olduğu ilk sezondan sonra ise annelerinin ölümüne sebep olan demon ile ilgili edindikleri bilgiler Winchester Kardeşleri hiç beklemedikleri ve tahmin bile edemedikleri olayların başrol oyuncuları haline getiriyor. Siz de mitolojiden, şehir efsanelerinden ve her türlü doğaüstü yaratık hikayelerinden hoşlanıyorsanız Supernatural'dan da hoşlanacaksınız.

Kisa Kisa


Sinema dünyasından haberler;

* Sam Worthington şimdi de Dracula ile karşımızda olacak. Dracula Year Zero filminde oynayacak olan Worthington hepimizin tarih derslerinden yakından tanıdiğı "Kazıklı Voyvoda" yı canlandıracak.


*Ikinci Sherlock Holmes filmi yolda. Yönetmen Guy Ritchie bir sonraki projesi olan Lobo'yu erteleyerek devam filmi icin hazırlıklara başladı.


*Dinazorlar geri dönüyor. Jurassic Park III'ün gosterime girdiği 2001 yılından 9 sene sonra dinazorlar tekrar beyazperdeyi ele geçirmeye hazırlanıyor. 3. filmin yönetmeni Joe Johnston'ın açıklamasına göre yeni filmin ardından bizi 2 devam filmi daha bekliyor.


Ne Izledim? 5 Subat

Bugun oğlen boş vaktimi değerlendirmek için sinemanin en uygun seçenek olduğunu düşündüm. Filmlere şöyle bir baktığımda henüz izlemediğim filmler arasında epeyce kararsız kaldım. Morganlar Nerede?, İlişki Durumu:Karmaşık ve Romantik Komedi filmleri hemen elendi. Sonuçta 2 seçeneğim vardi:bu hafta vizyona giren The Book of Eli ve Edge of Darknes. Mel Gibson Denzel Washington'dan ağir basti ve Edge of Darkness'da karar kıldım. Öncelikle filmin konusu pazar günleri izlediğimiz Charles Branson filmlerinden hiç farklı degil ve kızı öldürülen bir babanin (ki kendisi polis aynı zamanda) intikam hikayesini anlatıyor. Filmde herşey beklenildiği gibi (en azından benim beklediğim gibi oldu) gelişiyor yani herhangi bir sürprizi yok. Eğer boş vaktiniz varsa, Sherlock Holmes ve Avatar'ı izlediyseniz ya da 8 sene aradan sonra Mel Gibson izlemek istiyorsaniz bu filmi size de tavsiye edebilirim.

Coming Soon

Bahar ayları ile birlikte film piyasası da hareketlenmeye başlıyor. İşte 2010'da bizi bekleyen filmlerden birkaçı;



Clash of the Titans



70'lerin sonlarında 80'lerin başlarında doğmuş olan herkes mutlaka orjinal versiyonuna bir pazar sabahı denk gelmiştir. Yeni versiyonda Perseus'u James Cameron keşfi Sam Worthington oynuyor. Worthington dışındaki oyuncu kadrosu ile de göz dolduruyor. Konusuna gelince; Babası bir tanrı olan ancak insanların arasinda yetişen Perseus (Sam Worthington) ailesini yeraltı tanrısı Hades (Ralph Fiennes)'e karşı savunmakta çaresiz kalır. Kaybedecek birşeyi kalmayan Perseus Hades'i yenilgiye uğratmak için çok tehlikeli bir görev için gönüllü olur. Perseus liderliğinde bir grup cesur savaşçı yasak dünyaların derinliğine doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkarlar.Tanrılar Kralı Zeus'u ise Liam Neeson canlandırıyor . Film ayrica 3 boyutlu olarak da gösterime girecek.



Gösterim Tarihi: 2 Nisan



Iran Man 2



Iron Man 2008'in sürpriz hiti olarak adlandırılıi ama Tony Stark'i Robert Downey Jr"in oynayacağını açıkladıklarında ben zaten güzel bir film izleyeceğimizi tahmin etmiştim. İkinci filmde ise Tony Stark (Downey Jr)'ın karşısında Rus Whiplash (Mickey Rourke), iş hayatındaki rakibi multimilyoner Justin Hammer (Sam Rockwell) kötü adamlar olarak yer alıyor.



Gösterim Tarihi: 7 Mayis



The Last Airbender



2008 yılında eşimle haftasonları erken kalkmamızın tek bir nedeni oluyordu; Avatar. Cumartesi sabahları Cnbc-e'de yayinlanan bu çizgi filmi keşfetmemiz geç oldu ama kısa sürede müptelası olduk. Hatta 3. sezon bir türlü tvde yayınlanmayınca internetten indirmeye kadar vardı olay. Sadece çocukların değil büyüklerin de ilgisini oldukça çeken bu çizgi film yazın karşımıza beyazperde de çıkacak. 4 ulusun oluşturduğu (hava, su. ateş, toprak) bir dünyada geçiyor film. Bu uluslara mensup bazı kişiler aynı zamanda ait oldukları elementleri yönlendirme (bükme) gücüne de sahipler. Hava krallığının son elemanı olan Aang (Noah Ringer) aynı zamanda 4 elemente de hükmedebilen bir Avatar'dır. Ancak 100 sene kadar önce ortadan kaybolmuştur. Su ulusundan 2 kardeş Katara (Nicola Peltz) ve Sokka (Jackson Rathbone) Aang'i içine hapsolduğu buz kütlesinden kurtarırlar ve diğer ulusları tehdit eden Ateş Kral'ının planlarını engellemek amacıyla tehlikeli bir yolculuğa çıkarlar.



Gösterim Tarihi: 2 Temmuz



Lost Final Sezonu


2 Şubat dünyadaki milyonlarla izleyici için olduğu gibi benim için de önemli bir tarih. Hepimizin, belki eskisi gibi olmasa da, sabırsızlıkla beklediğimiz Lost final sezonuyla geri dönüyor. 2004 yılında başlayan diziyle benim tanısmam yine aynı senenin aralık ayında Amerika'da okuyan arkadaşlarımın christmas tatiline geldikleri dönemde oldu. Kendi aralarında adadaki siyah duman, kutup ayıları ve "others" hakkında kafa patlatıyorlardı. O senelik dizi kota hakkımı doldurduğum ve yaklaşan düğün hazırlıkları sebebiyle yaklaşık 2006 yazına kadar Lost fenomenine direnmeyi başardım. Eşimin askerde olduğu ve televizyonların klasik "yaz sendromu" na girdiği o dönemde ilk sezonun dvdlerini alarak izlemeye başladım. Aynı gün içerisinde 5 bölüm lost izleyip akşamına da survivorla devam edince bir dönem kendimi de lostie'lerden biri sanmaya başlamıştım. Tabi her iyi arkadaş gibi bu hastalığı da arkadaşlarıma bulaştırmayı ihmal etmedim. Böylece ofis arkadaşlarımın da uykusuz geceleri başlamış oldu. Hatta "yok ben diziye sarmak istemiyorum" diye direnenleri de ilk 5 bölümün olduğu dvd'yi vererek "önce şunu bir izle, istemezsen seyretmezsin" diyerek kandırdığım da oldu. Ancak 3. sezonla beraber o günde 4-5 bölüm izlediğimiz güzel günlerimiz sona erdi ve diziyi haftalık olarak takip etme eziyeti başladı. Perşembeleri diziyi indiren arkadaşımızın yolunu gözleyerek geçirdik. Greve giden yazarlar yüzünden azalan bölüm adetleri ve aylar süren aralar sonunda nihayet buguü "Lost"umuza kavuşuyoruz. Bir fenomen olarak başlayan dizi umuyorum ki yine bir fenomen olarak sona erer. Iyi Seyirler...

And Action!!


Aslında sinemaya olan ilgilimi sanırım biraz da aileme borçluyum. İlk sinema deneyimlerim daha 5-6 yaşlarındayken Karşıyaka sinemasında pazar sabahları yapılan 10:30 çizgifilm seansları ile başladı. O zamanlar şimdiki gibi her hafta yeni bir film gelmediği için sırf sinema salonunda bulunmak uğruna sokak çocuğu kemancı Remi'nin iç kıyan hikayesini 3 kere seyretmişliğim bile vardir. Bir kere sinemanın büyüsüne kapıldıktan sonra devamı da geldi tabi ki. Ancak daha ilerki senelerde annemin yaşadığı "Moonwalker" deneyimini hatırladıkça vicdan azabı duymuyor değilim. Zaten arkadaşlarımla (eve yakın olması kaydıyla) sinemaya gitme iznimin tam da moonwalker sonrasına rast gelmesi tesaduf olmadı sanırım. Moonwalker'dan Avatar'a gelinceye kadar sanırım yüzlerce film izledim ve bunları diger sinema sevenlerle (hatta bazen sevmeyenlerle ) paylaşmaya çalıştım. Bu sohbetler sırasında da senelerdir arkadaşlarımdan aynı soruyu duyarım "Neden sinema ile ilgili birşeyler yapmıyorsun?" Çok yakın zamana kadar da ne yapabilirim ki diye düşünüp duruyordum. Sonunda sinema seyretmekten sonra en çok sevdiğim şey olan sinema hakkında konuşma (ya da bu durumda yazma) ile ilgili bu blog'u oluşturmaya karar verdim. Böylece sinema ve sinemaya ilişkin herşeyle ilgili kendi düşüncelerimi sizinle paylaşabileceğim "Sinemagünlükleri" ortaya cikti. Geçmis-gelecek filmler, yeni-eski diziler hakkında fikir edinmek isteyenler beni takip etmeye devam edin lütfen :)